Vural'dan kocaman destek!
Aykut Kocamanlı Fenerbahçe’nin Young Boys karşısında her iki maçta aldığı sonuçlar ve oynadığı futbol ortada. Ve doğal olarak bütün eleştiri okları Aykut hocaya çevrildi. Ama Yılmaz hoca, Aykut hocaya sahip çıktı!
05/08/10 16:20

HTSPOR.COM / Özel Röportaj / Erdem EROL
Yıllardır tartışır dururuz. Yerli hoca mı, yabancı hoca mı? En son Fatih Terim’in istifasından sonra 'milli takımın başına kim gelecek, yerli mi olsun, yabancı mı olsun' diye aylarca konuşmadık mı?
Ya Fenerbahçe!
Lorant, Zico, Aragones, Daum derken, Aykut Kocaman takımın başına teknik patron olarak getirildi.
Aykut Kocamanlı Fenerbahçe’nin Young Boys karşısında her iki maçta aldığı sonuçlar ve oynadığı futbol ortada. Ve doğal olarak bütün eleştiri okları Aykut hocaya çevrildi.
Geçtiğimiz sezon milli takımın başına geçmek istediğini üzerine basa basa beyan eden Yılmaz Vural geldi aklıma!
Aynı zamanda yıllardır Fenerbahçe’nin başına geçmek isteyen Yılmaz Vural.
Ve Yılmaz hocayı aradım…
Neden mi aradım Yılmaz hocayı?
Fenerbahçe’yi ve Aykut Kocaman’ı sormak için!
Milli takım ve Fenerbahçe gündeme geldiği zaman, bunu zaman zaman yaparız. Mesela Daum’u sorardık hep Yılmaz hocaya!
En son sorduğumda, “Daum Fenerbahçe’nin donunu gömleğini aldı” demişti bana ve manşetlerdeki yerini almıştı bu söylemi!
Şimdi durduk yerde, ortalığı karıştırmaya ne gerek var, neden Yılmaz Vural demeyin!
Bir kere daha Yılmaz hocanın görüşlerini, dileklerini ve önerilerine kulak kabartalım.
Sordum...
Çalıştırdığı takımlar bir yana hep farklı takımları ve farklı konuları sormanın aslında sıkıntısını yaşayarak, ama sordum yine!
‘Fenerbahçe’ dedim! Ne olacak? ‘Yerli hoca dedik dedik, ama Aykut hocayla da olmuyor diye düşünenler artmaya başladı' dedim.
BUGÜNE KADAR BOŞ KONUŞMUŞUM!
Önce, “Bugüne kadar boş konuşmuşum ben. Bundan sonra kimse hakkında konuşmayacağım. Konuşmanın bu ülkede bir şey getirmediğini gördüm. Artık tarzımı da değiştirmek istiyorum ve bu konularda fikir beyan etmek istemiyorum” dedi bana!
AMA DEVAM ETTİ“Fenerbahçe’nin başında çok başarılı olmasını istediğim bir kardeşim var. Çünkü biz, Türk antrenörlerinin arkasında olan bir mantıktayız. Ayrıca onu eleştirmek doğru olmaz, etik olmaz benim için. Kendi felsefeme ters düşer. Ama ona da sabretmek lazım. ‘Bir ayda her şey düzelsin’ demek yanlış olur. Çünkü Fenerbahçe’nin yıllara dayanan bir tarzı var. Aykut’un gelip bir ayda her şeyi insanların istediği hale getirmesi mümkün mü? O yüzden biraz, biraz değil bayağı beklenmesi lazım. Ama büyük camialar bu konuda çok sabırlı değiller. İşin gerçeği de bu.”
TÜRKİYE'NİN TARZINI DEĞİŞTİRMESİ LAZIM!
Aklıma sadece hoca değiştirmenin yeterli olmadığı, yönetimsel olarak değişimin de gerekli olduğu geldi.
Cevap hazırdı:
“Sadece Fenerbahçe’nin değil, Türkiye’nin tarzını değiştirmesi lazım. Ben Hollanda’dayım ve köyde bile 6 tane saha var. Soruyorum ‘kimin bu saha’ diyorum, ‘amatör takımın’ diyorlar. Amatör kulüplerin 6 yaşından tut en büyük yaş gruplarına kadar takımları var. Ve bir kuruş para yok. Adam ‘ne parası’ diyor. ‘En güzel sahalarda, en güzel hocalarla biz onlara spor yaptırıyoruz’ diyor. Ama Türkiye’de Tophane parkında oynayan çocuğa ‘para istiyor musun?’ deyince, 50 milyardan başlıyor. Yani iş Türkiye’de amatörlük seviyesini de aşmış durumda. Türkiye’nin bu mantığı değiştirmesi lazım. Futbola olan bakıştan tut yönetimsel anlayışlara kadar mantığını değiştirmesi lazım.”
BÜYÜK TAKIMLAR BU KONUDA ÖRNEKLER!
Çarpıklığın nereden ve nasıl kaynaklandığının tespitini ise şöyle yapıverdi Yılmaz hoca:
“Tabi büyük takımlar bu konuda hep örnekler. Onlar ne yapıyorlarsa aşağıdakilerde onu yapıyor çünkü. Bu konuda farklı bir misyonları var onların aslında. Daha örnek olacak tarzları olması lazım.”
TÜRKİYE MADDİ ANLAMDA AVRUPAYI AŞMIŞ DURUMDA!
Konuyu daha açmak adına ekonomik şartları örnek göstererek devam etti Yılmaz Vural:
“Mesela Hollanda’da AZ Alkmaar takımı neredeyse kapanacak. Nac Breda takımı 350 bin Euro’ya adam alamıyor. Artık Avrupa bu konuda inanılmaz mağdur. Türkiye’ye bakıyorsun, Türkiye maddi anlamda Avrupa’yı geçmiş durumda. Türkiye imkanlarını futbola sundu ama futbolun içindekiler bu imkanları kullanırken Avrupa’da yokluğu görsünler ona göre kullansınlar. Öyle hovardaca ona milyon dolarlar, milyon Euro’lar, böyle bir şey yok. Avrupa’da yüzde 52 vergi ödüyorlar, burada kuruş vergi yok. Vergi cenneti. Yani her şey olumlu ve futbol adına hizmet edecek ortam oluşmuş durumda. Ama bunu yönetecek arkadaşlarımızın mantığının, Avrupa’nın gibi olması lazım. Yani az parayla çok iş yapmak, saçma sapan iş yapmamak."
POTANSİYEL VAR AMA ORGANİZASYONU OLUŞTURAMIYORLAR!
Bugün Avrupa’da 20-30 milyon dolar bütçesi olan kulüp yok. Koca Ajax takımı yetiştirir satar hale gelmiş. Dolayısıyla bunlara bakalım, yılda 400 milyon Dolar gibi ciddi bir geliri olan bir ülke Türkiye. Bizde potansiyel var ama yöneten insanlar bu potansiyeli işin içine çekemiyorlar. Bir türlü o sistemi o organizasyonu oluşturamıyorlar. Bu bir hatadır, ayıptır yani. Türkiye bunları tartışmalı. Yoksa onu almış, Fenerbahçe bunu yapmış, boş. Onlar yönetme hataları. Onlar Türkiye’nin sorunu değil, kulüplerin sorunu.”
PARA MI YANİ FUTBOLDA HER ŞEY!
Türkiye’nin değil, kulüplerin hataları diyen Yılmaz hoca, bu söylemine destek olarak kendi takımından örnek veriyor:
“Parası var, geliri var, Türkiye’de kapasite var. Bakın Kasımpaşa takımının kadrosundaki oyuncuların yarısı 19-20 yaşında. Benim takımımda aylık 2 bin Euro’ya oynayan çocuk var. Süper ligde oynuyor bu çocuklar ya. Bu çocukta oynuyor. 15 milyon Euro verdiğin adama karşı başarılı oluyor. Para mı yani futbol da her şey.”
GÜNLÜK SORUNLARI ÇÖZMEK YERİNE!
Ben susuyorum, Yılmaz hoca Hollanda’da telefonda birer birer sorunları sıralamaya devam ediyor:
”Federasyonlar Türkiye'de kulüplerin günlük sorunlarını çözmek yerine kendi projelerine yönelmeli. Yani bu konuştuğumuz genel kavramları hayata geçirecek proje üretmeliler. Yoksa orada 4 sene daha fazla kalayım diye olmaz. Genel kurullar istedikleri an mali kongrelerde hemen bir seçim maddesi koydurabiliyorlar. O zaman bende olsam federasyonun başında, mecburen onları mutlu edecek kararlar almak durumunda kalabilirim. O zaman ülke futbolunu ileriye götürmek genel anlamda mümkün olmayabilir. En azında kendi seçildikleri süre zarfında rahat çalışacak bir durum olması lazım.”
KOSKOCA KULÜBÜ ORTADAN KALDIRDI!
“Ben federasyon başkanı olarak çıkıp kulübü de rahatsız edecek bir karara varabilmeliyim. Son zamanlarda da bana göre böyle kararlar alınıyor. En başta gelen Ankaraspor durumu. Türkiye’de olmamış bir şey. Koskoca bir kulübü ortadan kaldırdı. Bu federasyonumuzun almış olduğu olumlu bir karardır. Kulüplerimiz bundan rahatsız oldu mu? Enteresandır mali genel kurulda seçim kararı almadılar. Demek ki işlerine gelmese de yapılanları doğru buldular.”
Yıllardır tartışır dururuz. Yerli hoca mı, yabancı hoca mı? En son Fatih Terim’in istifasından sonra 'milli takımın başına kim gelecek, yerli mi olsun, yabancı mı olsun' diye aylarca konuşmadık mı?
Ya Fenerbahçe!
Lorant, Zico, Aragones, Daum derken, Aykut Kocaman takımın başına teknik patron olarak getirildi.
Aykut Kocamanlı Fenerbahçe’nin Young Boys karşısında her iki maçta aldığı sonuçlar ve oynadığı futbol ortada. Ve doğal olarak bütün eleştiri okları Aykut hocaya çevrildi.
Geçtiğimiz sezon milli takımın başına geçmek istediğini üzerine basa basa beyan eden Yılmaz Vural geldi aklıma!
Aynı zamanda yıllardır Fenerbahçe’nin başına geçmek isteyen Yılmaz Vural.
Ve Yılmaz hocayı aradım…
Neden mi aradım Yılmaz hocayı?
Fenerbahçe’yi ve Aykut Kocaman’ı sormak için!
Milli takım ve Fenerbahçe gündeme geldiği zaman, bunu zaman zaman yaparız. Mesela Daum’u sorardık hep Yılmaz hocaya!
En son sorduğumda, “Daum Fenerbahçe’nin donunu gömleğini aldı” demişti bana ve manşetlerdeki yerini almıştı bu söylemi!
Şimdi durduk yerde, ortalığı karıştırmaya ne gerek var, neden Yılmaz Vural demeyin!
Bir kere daha Yılmaz hocanın görüşlerini, dileklerini ve önerilerine kulak kabartalım.
Sordum...
Çalıştırdığı takımlar bir yana hep farklı takımları ve farklı konuları sormanın aslında sıkıntısını yaşayarak, ama sordum yine!
‘Fenerbahçe’ dedim! Ne olacak? ‘Yerli hoca dedik dedik, ama Aykut hocayla da olmuyor diye düşünenler artmaya başladı' dedim.
BUGÜNE KADAR BOŞ KONUŞMUŞUM!
Önce, “Bugüne kadar boş konuşmuşum ben. Bundan sonra kimse hakkında konuşmayacağım. Konuşmanın bu ülkede bir şey getirmediğini gördüm. Artık tarzımı da değiştirmek istiyorum ve bu konularda fikir beyan etmek istemiyorum” dedi bana!
AMA DEVAM ETTİ“Fenerbahçe’nin başında çok başarılı olmasını istediğim bir kardeşim var. Çünkü biz, Türk antrenörlerinin arkasında olan bir mantıktayız. Ayrıca onu eleştirmek doğru olmaz, etik olmaz benim için. Kendi felsefeme ters düşer. Ama ona da sabretmek lazım. ‘Bir ayda her şey düzelsin’ demek yanlış olur. Çünkü Fenerbahçe’nin yıllara dayanan bir tarzı var. Aykut’un gelip bir ayda her şeyi insanların istediği hale getirmesi mümkün mü? O yüzden biraz, biraz değil bayağı beklenmesi lazım. Ama büyük camialar bu konuda çok sabırlı değiller. İşin gerçeği de bu.”
TÜRKİYE'NİN TARZINI DEĞİŞTİRMESİ LAZIM!
Aklıma sadece hoca değiştirmenin yeterli olmadığı, yönetimsel olarak değişimin de gerekli olduğu geldi.
Cevap hazırdı:
“Sadece Fenerbahçe’nin değil, Türkiye’nin tarzını değiştirmesi lazım. Ben Hollanda’dayım ve köyde bile 6 tane saha var. Soruyorum ‘kimin bu saha’ diyorum, ‘amatör takımın’ diyorlar. Amatör kulüplerin 6 yaşından tut en büyük yaş gruplarına kadar takımları var. Ve bir kuruş para yok. Adam ‘ne parası’ diyor. ‘En güzel sahalarda, en güzel hocalarla biz onlara spor yaptırıyoruz’ diyor. Ama Türkiye’de Tophane parkında oynayan çocuğa ‘para istiyor musun?’ deyince, 50 milyardan başlıyor. Yani iş Türkiye’de amatörlük seviyesini de aşmış durumda. Türkiye’nin bu mantığı değiştirmesi lazım. Futbola olan bakıştan tut yönetimsel anlayışlara kadar mantığını değiştirmesi lazım.”
BÜYÜK TAKIMLAR BU KONUDA ÖRNEKLER!
Çarpıklığın nereden ve nasıl kaynaklandığının tespitini ise şöyle yapıverdi Yılmaz hoca:
“Tabi büyük takımlar bu konuda hep örnekler. Onlar ne yapıyorlarsa aşağıdakilerde onu yapıyor çünkü. Bu konuda farklı bir misyonları var onların aslında. Daha örnek olacak tarzları olması lazım.”
TÜRKİYE MADDİ ANLAMDA AVRUPAYI AŞMIŞ DURUMDA!
Konuyu daha açmak adına ekonomik şartları örnek göstererek devam etti Yılmaz Vural:
“Mesela Hollanda’da AZ Alkmaar takımı neredeyse kapanacak. Nac Breda takımı 350 bin Euro’ya adam alamıyor. Artık Avrupa bu konuda inanılmaz mağdur. Türkiye’ye bakıyorsun, Türkiye maddi anlamda Avrupa’yı geçmiş durumda. Türkiye imkanlarını futbola sundu ama futbolun içindekiler bu imkanları kullanırken Avrupa’da yokluğu görsünler ona göre kullansınlar. Öyle hovardaca ona milyon dolarlar, milyon Euro’lar, böyle bir şey yok. Avrupa’da yüzde 52 vergi ödüyorlar, burada kuruş vergi yok. Vergi cenneti. Yani her şey olumlu ve futbol adına hizmet edecek ortam oluşmuş durumda. Ama bunu yönetecek arkadaşlarımızın mantığının, Avrupa’nın gibi olması lazım. Yani az parayla çok iş yapmak, saçma sapan iş yapmamak."
POTANSİYEL VAR AMA ORGANİZASYONU OLUŞTURAMIYORLAR!
Bugün Avrupa’da 20-30 milyon dolar bütçesi olan kulüp yok. Koca Ajax takımı yetiştirir satar hale gelmiş. Dolayısıyla bunlara bakalım, yılda 400 milyon Dolar gibi ciddi bir geliri olan bir ülke Türkiye. Bizde potansiyel var ama yöneten insanlar bu potansiyeli işin içine çekemiyorlar. Bir türlü o sistemi o organizasyonu oluşturamıyorlar. Bu bir hatadır, ayıptır yani. Türkiye bunları tartışmalı. Yoksa onu almış, Fenerbahçe bunu yapmış, boş. Onlar yönetme hataları. Onlar Türkiye’nin sorunu değil, kulüplerin sorunu.”
PARA MI YANİ FUTBOLDA HER ŞEY!
Türkiye’nin değil, kulüplerin hataları diyen Yılmaz hoca, bu söylemine destek olarak kendi takımından örnek veriyor:
“Parası var, geliri var, Türkiye’de kapasite var. Bakın Kasımpaşa takımının kadrosundaki oyuncuların yarısı 19-20 yaşında. Benim takımımda aylık 2 bin Euro’ya oynayan çocuk var. Süper ligde oynuyor bu çocuklar ya. Bu çocukta oynuyor. 15 milyon Euro verdiğin adama karşı başarılı oluyor. Para mı yani futbol da her şey.”
GÜNLÜK SORUNLARI ÇÖZMEK YERİNE!
Ben susuyorum, Yılmaz hoca Hollanda’da telefonda birer birer sorunları sıralamaya devam ediyor:
”Federasyonlar Türkiye'de kulüplerin günlük sorunlarını çözmek yerine kendi projelerine yönelmeli. Yani bu konuştuğumuz genel kavramları hayata geçirecek proje üretmeliler. Yoksa orada 4 sene daha fazla kalayım diye olmaz. Genel kurullar istedikleri an mali kongrelerde hemen bir seçim maddesi koydurabiliyorlar. O zaman bende olsam federasyonun başında, mecburen onları mutlu edecek kararlar almak durumunda kalabilirim. O zaman ülke futbolunu ileriye götürmek genel anlamda mümkün olmayabilir. En azında kendi seçildikleri süre zarfında rahat çalışacak bir durum olması lazım.”
KOSKOCA KULÜBÜ ORTADAN KALDIRDI!
“Ben federasyon başkanı olarak çıkıp kulübü de rahatsız edecek bir karara varabilmeliyim. Son zamanlarda da bana göre böyle kararlar alınıyor. En başta gelen Ankaraspor durumu. Türkiye’de olmamış bir şey. Koskoca bir kulübü ortadan kaldırdı. Bu federasyonumuzun almış olduğu olumlu bir karardır. Kulüplerimiz bundan rahatsız oldu mu? Enteresandır mali genel kurulda seçim kararı almadılar. Demek ki işlerine gelmese de yapılanları doğru buldular.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder