Sayfalar

16 Eylül 2010 Perşembe

Kayahan davasını kazandı

Kayahan davasını kazandı
"Ben bu davaya tam dokuz ayımı verdim"
17 Ağustos 2010 Salı, 09:43:34
Kayahan, albümlerinin iflas eden Raks ve Universal Müzik’in elindeki birçok sanatçıya ait eser işletme belgeleriyle birlikte satılmasına karşı açtığı davayı kazandı. “Bunları geri almakla uğraşmak 9 ayıma mal oldu. Çocuklarımın geleceğine konmak istediler” dedi.

HT MAGAZİN/ BÜLENT İPEK-ÖZEL RÖPORTAJ

İflas eden Raks ve Universal Müzik bünyesindeki Kayahan, İbo, Ajda gibi birçok ünlü sanatçıya ait albümler ve içindeki binlerce şarkı, geçtiğimiz yıl Beyoğlu İflas Dairesi tarafından satışa çıkarılmıştı. O şarkıların yeniden basılıp yayınlanmasını sağlayacak eser işletme belgelerini Cengiz ve Deniz Erdem kardeşlerin ortağı olduğu Süper Müzik almıştı. Kayahan’ın, kendine ait yedi albümün yanlışlıkla satıldığını, söz konusu eser işletme belgelerinin sürelerinin dolduğunu belirterek açtığı dava lehine sonuçlandı. Usta müzisyen, Nilüfer’den sonra verdiği hukukmücadelesini anlattı.

Satılan albümlerinizle ilgili açtığınız dava lehinize sonuçlandı. Süreci anlatırmısınız?
Ben bütün yaptığım albümleri 90’ların başından beri iki yıllığına kiraya veriyorum. İki yıl sonra tüm hakları benim olması koşuluyla sözleşme yapıyorum. Bunu bilmeyenmeslektaşım yoktur. Davaya söz konusu albümlerin sözleşmelerini de Raks firmasıyla bu şekilde 2-3 yıllığına yapmıştım. Eser işletme ruhsatlarını almamdan dört yıl sonra Raks iflas etti. Eskiden Raks’ın çıkardığı albümlerin içinde benimkiler de İstanbul Telif Müdürlüğü’nün büyük bir yanlışlıkla verdiği onayla Raks’ın malıymış gibi satışa çıkmış. Bu adı geçen şirket (Avrupa Müzik) diğer albümlerle birlikte bunları almış, bizimde haberimiz yoktu. Çünkü satış ilanında isim isim belirtilmemiş, “Muhtelif sanatçılara ait eser işletmeler” denmiş. Ama satın alanların bana ait olduğunu bilmemesine imkân yok, biliyorlar ama bu yola giriyorlar. Bu işin başlangıcında çok tuhaf gelen bir yan var. Satış öncesi görevlendirilen bilirkişiMSG’nin (Müzik Eseri Sahipleri Grubu) genel sekreteri, satın alan MSG’nin yönetimindeki bir plakçı. Bir plakçı neden bestecilerin birliğine girmek ister ve bir meslek birliği plakçıyı neden yönetime seçer anlaşılır değil.
Siz albümlerinizin satıldığını duyunca ne yaptınız?
Öğrenir öğrenmezmahkemeye verdim. Ancak,mahkeme sürerkenMÜ- YAP ile telefon şirketleri yanlış bilgilendirildikleri için şarkıları dijital ortamda satışa soktular. CD ve kaset basmak için bestecilerin birliği MESAM’dan izin almaları gerekiyor ki, MESAM“Bu işletme belgelerinin süreleri dolmuştur” diye izin vermedi. Birine ait şeyi nereden alırsanız alın sizin olmaz. Böyle hakkınız olmayan bir şeyi bile bile “İcradan aldık, tepe tepe kullanırız” demeleri günahtır ve kul hakkı yemektir. Biz itiraz edince Kültür ve TurizmBakanlığı yedi albüme ait tümhakların sahibi olduğumK.Majör şirketine ait olduğunu resmi yazıylamahkemeye bildirdi. Bakanlık, satışın arşivlerindeki bir yanlışlık sonucu olduğunu belirtti.

Davalarla neredeyse bir hukukçu kadar bilgi edindiniz...
Dokuz ayımı harcadımbu iş için. 750 sayfanın üzerinde bilgiler faksla gidip geldi. Eşimİpek Açar’la alenen tüm hayatımızı buna vakfettik. Çünkü onların alıp üstüne konmak istedikleri şeyler benimçocuklarımın geleceğiydi. Avukatımız, ben ve İpek Hanım’dan oluşan ekiple birlikte çok şükür Türk adaletinden hakkımızı aldık. Yargıtay tarafından da onanacağını tahmin ediyorum. Bu çocukların bunu yapmaya kalkışmalarını zaten anlamıyorumama telefon şirketlerine veMÜYAP’ın buna alet olmasına,mahkemenin sonucunu beklemeden satışı başlatmalarına hiçbirmana veremiyorum. Beni çok üzdüklerini bilmelerini istiyorum.
Sanat dünyasındaki herkes bu konularda sizin kadar hassasmı?
Böyle bir durum Türkiye’de başkasının başına gelseydi onun haklarını ellerinden alabilirlerdi. Çünkü benimgibi 20 yıllık kontratlarını saklayan 20 yıllık her bir evrakı arşivinde bulunduran sanatçıya rastlamak da güçtür.

Bu özelliğiniz nereden geliyor?
Benimhep bestecinin önemli olduğunu anlatmak gibi bir derdimoldu. Ama dangır dungur yapılmış şeyler beste olmadığı gibi yapan da besteci değildir. Halk bunu sonra ayırt edebilir, şimdi edemez. Bestecilerin hakları uzun yıllardır var. Besteciyseniz de kasapsanız da hukuki sorumluluğunuz, haklarınız nedir bilmelisiniz. Yıllarca plak şirketleriyle anlaşmalarımı iki yıllık yaptım. Sebebi şuydu: Plak şirketi iki sene sonra “Ben ne yapacağımbunu” dedi. Öyle kabul ettiler. Bense yaptığımeserlerin çok kalıcı olduğunu biliyordum, şükür öyle olduğunu da gördüm. ‘Kar Taneleri’ ‘Esmer Günler’, ‘Geceler’, ‘Yemin Ettim’ ve daha nice şarkı yazılalı 20 seneyi geçti. Gördüğünüz gibi eskimiyor. Ama lay lay lom şarkıları altı ay sonra kimse hatırlamaz. “Kimsenin hakkını yemediğimgibi kimseye de hakkımı yedirmem” deyişimherkesin ezberindedir.
‘TELİFLERİ BAĞIŞLIYORUM’

Bu yedi albüm kaça satılmış?

35 bin liraya satılmış. Bu çok komik bir şey. Yedi albüm70 şarkı demek. Bu kadar şarkının, stüdyo aşamasında çalışanların yemek ve çay parasını karşılamaz. Bu arkadaşlar albümlerin bana ait olduğunu öğrendiklerinde bana geri verip 35 bin liralarını geri alabilirlerdi. Bu iş buraya hiç gelmezdi. Besteci ve söz yazarlarının sonları, böyle haksızlıklar yüzünden yokluklarla bitiyor. İsimverip kimseyi rencide etmek istemiyorum, ama telif haklarından aldığımücretlerin tamamına yakınını yokluk içindeki o besteci ve söz yazarlarının hastanemasrafları ve diğer gereksinimleri için veriyor, geri kalanını yine ihtiyaç sahiplerine dağıtıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder